MARKA HUKUKU VE DAVA TÜRLERİ

I. Giriş

Marka ve markanın kullanımı, günümüzde her alanda büyük önem kazanmıştır. Öyle ki marka, tüketicilerin hangi ürünü satın alıp almayacaklarını dahi belirmektedir. Markaya ilişkin haklar, hukuk ve ceza davaları aracılığıyla korunmaktadır. Tescil yoluyla elde edilen marka hakkına ilişkin davanın açılabilmesi için marka hakkının diğer şahıslar tarafından ihlal edilmiş olması gerekmektedir.

Marka hakkının ihlaline ilişkin olarak, Sınai Mülkiyet Kanunu’nda (“Kanun”) belirtilen hallerin bulunması gerekmektedir. Türk Patent ve Marka Kurumu (“Kurum”) nezdinde tescili gerçekleşmiş olan bir markanın, izinsiz şekilde kullanılması veya ilgili markaya ait mal ve hizmetlerin, tecavüzün bilinmesine rağmen pazarlanması, stoklanması, satış için teklif edilmesi, ihracı, ithali ya da tecavüzün bilinmesine rağmen o malların nereden sağlandığının bildirilmesinden kaçınılması hallerinde, marka hakkının ihlali ortaya çıkacaktır.

I. Marka Hakkının İhlal Edilmesi

Kanun’un 29. maddesinde marka hakkının ihlaline yol açan eylemler açıkça belirtilmiştir. Bu eylemler şunlardır;

1. Markanın İzinsiz Olarak Kullanılması

Marka sahibinin izni olmaksızın markanın başkası tarafından kullanılması, marka hakkının ihlaline sebebiyet verecektir. İzinsiz kullanma, markanın sahibinden hiçbir izin alınmadığında, izin talebinin marka sahibi tarafından reddedilmesi halinde veya daha önce verilen iznin herhangi bir sebeple sona ermiş olmasına rağmen veya iznin kapsamını aşacak tarzda kullanılmasıdır.

Tescil edilmiş bir markayı, marka sahibinden gerekli izni almadan Türkiye’ye ithal etmek; tescilli markanın aynını veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak, yani markayı veya taklit markayı bu şekilde izinsiz kullanmak; taklit markalı malları serbest bölgede bulundurmak veya ticaret mevkiine koymak; ilgili malları herhangi bir yerde depolamak, kanuna aykırılığın oluşmasına sebebiyet verecektir. Sayılan durumlardan biri mevcut ise, marka tecavüzü söz konusu olacaktır.

2. Markayı Taklit Etmek

Diğer bir marka tecavüz hâli ise marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmektir. Markanın benzerinin kullanılması karıştırılmaya yol açabilecektir ve orijinal marka her açıdan zarar görebilecektir. Ayrıca belirtilmesi gereken diğer bir önemli husus ise, markanın taklit edilmesi için yalnızca ürünün taklit edilmesi gerekli değildir; markanın taklidi de yeterli olarak değerlendirilmektedir.

3. Markayı veya Ayırt Edilemeyecek Kadar Benzerini Kullanmak

Markanın taklit edildiğinin bilindiği veya bilinmesi gerektiği hâlde, söz konusu işareti taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, kiraya vermek veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tâbi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak marka hakkının ihlaline sebebiyet vermektedir.

Böyle bir duruma karşı dava ikame edilebilmesi için ilk şart ‘‘taklit’’ olgusunun bulunmasıdır. Ayrıca eylemde bulunan kişinin, malların taşıdığı markanın taklit olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda bulunmasıdır. Son olarak taklit işareti taşıyan mallar üzerinde yukarıda izah edildiği şekilde herhangi bir ticari işlem yapılmış olması gerekmektedir.

4. Lisans Hakkının İzinsiz Genişletilmesi veya Devredilmesi

Son olarak lisans alanın, kendisine lisans sözleşmesi ile tanınan hakları, izinsiz genişletmesi veya üçüncü kişilere devretmesi, marka hakkının ihlaline sebebiyet vermektedir. Marka lisans sözleşmesi ile tanınan hakların izinsiz genişletilmesi yer, mal, kullanma tarzı bakımından veya markanın başka bir marka veya işaretle kullanılması hallerinde de marka hakkı ihlal edilebilmektedir.

Ayrıca lisansın izinsiz olarak üçüncü kişilere devredilmesi de bir marka tecavüz şeklidir. Tüm bu hususların hukuka uygun olarak değerlendirilmesi ve marka hakkının ihlaline sebebiyet vermeyecek şekilde hareket edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde marka hakkının ihlalinden doğan zararlardan dolayı gerek hukuki gerekse de cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalınacaktır.

III. Sonuç

Marka hakkının ihlâli söz konusu ise farklı hukukî yollara başvurulabilecektir. Bu hukuki yollar; hukuk ve ceza davaları olarak ikiye ayrılmaktadır. Marka hakkının ihlali hallerinde herhangi bir hak kaybına uğramamak adına hukuki danışmanlık almak büyük önem arz etmektedir. Buna istinaden marka hakkının ihlali hallerinde başvurulacak hukuki yolları kısaca belirtmek isteriz:

1. Hukuk Davaları

Marka hakkına tecavüz hallerinde açılabilecek dava türleri şunlardır; delillerin tespiti davası, tecavüzün durdurulması ve önlenmesi davası, tecavüzün tespiti davası, tecavüzün giderilmesi davası ile tazminat davaları. Tazminat davaları, maddî ve manevî tazminat (ticari itibar kaybından kaynaklanan dahil olmak üzere) olarak açılabilmektedir.

Ayrıca bir markanın kime ait olduğu veya üçüncü bir kişinin marka üzerinde aynî veya şahsî nitelikte bir hakkının bulunup bulunmadığı belirsizliğini aydınlatmak için, tecavüzün mevcut olmadığı hakkında dava, yani bir menfi tespit davası da açılabilecektir.

Bunların dışında gerektiği takdirde taraflar, ihtiyatî tedbir taleplerinde de bulunabilmektedirler. Bu tedbir talepleri tecavüzün durdurulması, mallara el konulması ile teminat verilmesi şeklinde gerçekleşebilir.

Görüleceği üzere marka hakkının ihlaline ilişkin olarak farklı hukuki yollar bulunmaktadır. Buna istinaden uyuşmazlığın ilk önce tespit edilerek hukuki hakların korunmaya çalışılması gerekmektedir.

2. Ceza Davaları

Bahse konu hususlarda cezalandırılan eylemler şunlardır; marka koruması olduğunu belirten işaretin kaldırılması, hakkı olmadığı hâlde kendisini marka başvurusu yapmış veya marka sahibi olarak göstermek, hakkı ve ilgisi olmadığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde, marka üzerindeki haklardan birini devretmek, vermek, rehin etmek veya bu haklar üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunmak, korunan bir markanın sahibi olmadığı, koruma süresi bittiği, markanın hükümsüzlüğüne veya marka hakkının sona erdiğine karar verildiği hâlde ilgili markayı kullanmaya devam etmek.

Ayrıca Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. maddesinde yazılı bulunan fillerden birinin gerçekleştirilmesi halinde de cezaî yaptırım uygulanacaktır. Tüm bu hususlara istinaden marka hakkının kullanımına dikkat edilerek hukuka uygun bir şekilde hareket edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde marka hakkını ihlal eden kişilere hukuki yaptırımlar uygulanacağı mevzuat uyarınca gayet açıktır.

***

Av. Sinem Orhan (Dipl.-Jur.)

Av. Anıl Coşkun, LL.M

http://www.anil-coskun.com info@anil-coskun.com

Tel: 0553-308-80-69

Av. Anıl Coşkun, LL.M.(Mainz) Avukat-Türkischer Rechtsanwalt bei ANC Partners Law Firm

 

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Anıl Coşkun’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.